18 Ağustos 2009 Salı

Hacı Ğuz Beg (Yada Sheretlh'ıkho Dıghujukho Kazbek )

Hacı Ğuz Beg (Yada Sheretlh'ıkho Dıghujukho Kazbek )

1822 yılında Kuzey Kafkasya ortak savunma hattının yarılmasının ardından Kuzeybatı bölgesinde mücadeleyi sürükleyen Şapsığ liderlerinin önde gelenlerinden birisidir.
Çile Thariveu Xase’de (Milli Meclis) Şapsığ eyaletini temsilen yer aldı. İsmi Çerkes ozanlarının destanlarına konu olmakla kalmadı, Kafkasya dışında da büyük hayranlık uyandırdı.
Hac ziyaretinden dönerken gittiği Kahire’de, oturması için divanını ona sunarak birde şeref kaftanı hediye eden Mehmet Ali Paşa tarafından karşılandı. Kahire’de kendisine teklif edilen üst düzey görevleri reddederek vatanına döndü.
Hacı Ğuz Beg’in ömrünün nerdeyse tamamı savaş alanlarında geçti. 1834 yılında Kuzeybatı harekâtları komutanları arasında yer aldı, yanında savaşan küçük yaştaki oğlunun da şehid olduğu Abın bölgesindeki çarpışmalarda emrindeki 1700 atlı ile 14.000 kişilik Rus kuvvetlerini bozguna uğrattı.
60’ı geçkin yaşına rağmen Kuzey cephesi komutanı olarak görev aldığı 1839-1840 kaleler harekatında, emrindeki 6000 kişilik ordu ile büyük başarılar kazandı ve ünü doruk noktasına çıktı.
Onu kendi saflarına çekebilmek ya da en azından onunla konuşabilmek için büyük çabalar sarf eden Rus Genarellerin ve Çar’ın bizzat kendisinin büyük miktarlardaki para teklifine cevabını Rus hatlarına düzenlediği baskınlarla verdi ve ardından başına büyük miktarlarda para ödülleri kondu.
Şakacı ve neşeli bir kişiliğe sahip Ğuz Beg’in sert ve ihtişamlı görüntüsü Kafkasya’yı ziyaret eden yabancı ressamların tablolarına da konu oldu.
Cesareti, dehası ve başarılarıyla "Kuzey Kafkasya Arslanı" unvanını kazanmış bu lidere halkının duyduğu güven ve bağlılığın boyutları, o dönemde Kafkasya’yı ziyaret eden İngiliz gezgin J. Longworth’un şu satırlarından anlaşılmaktadır;
"Tam yemeğe oturmak üzereydik ki yakınlarda duyulan silah sesleri, çok önemli bir misafirin gelmekte olduğunu haber verdiler. Kalabalık arasında bir sevinç mırıltısı dalgalandı ve her taraftan, Ğuz Beg! Ğuz Beg! Sesleri yükseldi. Bu tek heceli kelimelerin Çerkesler için ne kadar bir büyük önem ifade ettiğini anlamak için bu çağlardan çok daha gerilere giderek, günümüze göre çok daha çalkantılı ve maceralı bir devire, Warwickli Guy, Wallace veya Rolando’nun zamanlarına gitmeliyiz. Diğer türlü bu insanların heyecanlarını nasıl anlıyabilir veya ismi bu kadar büyük heyecan yaratan bir kahramanın özelliklerinin hakkını verebiliriz? Tek başına Rus taburlarının arasında geçitler açmak; Çernomortski kazaklarından oluşan birlikleri saman parçaları gibi dağıtmak; Rus steplerinden sürüler tutup getirmek, bütün köy halklarını esir ederek gayda ve tef sesleri arasında eve getirmek gibi eylemler artık günümüzde çok az insanın yapabileceği şeylerdir. Yine aynı sebeplerden dolayı bu tür insanlardan ancak çok az bir miktarı, yaşayarak zaferinin sonuçlarını görebilmektedirler. Bütün bu eylemlerin karşılığı ise, Kuban’ın bir tarafında bütün ozanların mısralarında destanlara konu olmak, ırmağın diğer yakasında ise daha şerefli bir paye olan, oranın bütün halkları tarafından lanetle anılmaktır. Buralarda çok az kimsenin adı, Hacı Ğuz Beg’inkin de olduğu kadar Ruslar arasında korku yaratmakta ve ağlayan çocukların susturulmasında söylenen ninniler arasında geçmektedir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder